10 Eylül 2011

VİRA HABER, NİCE YILLAR

Harun Yavruoğlu

 Bu Yazı Toplam 33 defa okunmuş ve 0 adet yorum yapılmıştır.
Trabzon’da Taka denilince akla hep karikatür ve mizah gelirdi…
Ya da mizah denince akla mutlaka Taka gelirdi…
Ve bu karşılıklı çağrışımlar 2005 yılına kadar sürüp gitti…

Hatta bu kardeşiniz; Karikatürist ve gazeteci Hikmet Aksoy’dan hemen sonra epey bir süre Taka Mizah Sayfasının kaptanlığını da yapmıştır.
Trabzon’da karikatürün gelişmesinde, karikatüristlerin çoğalmasında ve mizahın boy vermesinde çok büyük misyonlar yüklenmiş bir sembol isimdir Taka.
Hatta vaktiyle Taka’ öylesine sevilmiştir ki,
onu ele geçirme adına nice açık ve soğuk savaşlar olmuştur.
Öyle ki sürekli çatışmalardan hareketle “Trabzon’da ne  çok karikatürist varmış” kanısı abartılı hale gelmiş,
rahmetli Semih Balcıoğlu bir söyleşide:
“İstanbul’dan sonra en çok karikatürist Trabzon’dadır” demiştir ve bunu Türkiye’ye mal eden elbette Mizahın ve karikatürün sevimli Taka’sıydı.

Ancak dedim ya 2005 yılına kadar…
Ve sonra…
Sonra sahibi Ahmet Sancak’ın fikri önderliğinde ‘Karadeniz’den Haber’ Gazetesi; bazı çevrelerin endişeyle karşılamasına rağmen adını ‘Taka’ olarak değiştirmiş;
Yıllarca ambarında mizah ve karikatürü taşıyan bu deniz taşıtının ambarında o tarihten sonra artık sadece mizah değil:
Güvenilir habercilik…
Usta yazarlar…
Toplumların ortak değerleri olan kültür ve sanat,
edebiyat ve şiir
ve pek çok hususiyetleri içeren bir amiral gemisine dönüşmüştür Taka.

Ve bu gücüyle Taka kamu hizmetini başarılı bir şekilde halkına yansıtan bir haberciliği görev edinmiş ve da çok sevilmiştir.
Artık Trabzon’dan yola çıkan Taka
Karadeniz’i de aşarak Marmaralara… Hatta Avrupalara uzanmıştır…

Taka rekabetin her türlü tufanını alt ederek vardığı limanlardan mekânlara haberlerin en güvenilirini servis eden bir dost oluvermiştir kısa zamanda…
İşte bu yüzden Taka denince aklıma
Denizler gelir…
Dalgalar, dümenler,  tayfalar, miçolar gelir…
O yüzden Taka denilince aklıma
hayata açılan pencereler…
Sanata ulaşan eller…
Gerçeğe uygun haberler gelir…
Zeki’ce düşünülmüş projeler…
Temiz Zihni’yetler…
Yusuf  tadında dostluklar…
Hamza sükunetinde  aktiviteler ve
Çizgilerin nizam-ı,
Denizlerin olmazsa olmazı; leventler gelir aklıma…
Ve sonra Karpuz tadında, mermer asaletinde bir evveliyat…
Ve iskele sancak gelir aklıma…

Taka suda vira haber;
Vira vira nice yıllar…

2 Haziran 2011

Doğanköy'de 1. Geleneksel sünnet şöleni


Doğanköy’de bir ilk


28 Mayıs Cumartesi Günü Doğanköy Kültür Yardımlaşma Dayanışma ve Kalkındırma Derneği’nin düzenlediği 1. Geleneksel sünnet şöleni ve dernek merkezinin açılışı, saygı duruşu ve ardından istiklal maşının okunmasının ardından kur’anı kerim okunmasıyla başlayan görkemli bir törenle gerçekleştirildi.


45 çocuğun sünnet edildiği tören açılışında konuşmacı Arif Yazıcı yaptığı açılış konuşmasında derneğin kuruluş amacını anlatırken, Doğanköy Belediye başkanı Kazım Atmaca ve Doğanköy Muhtarı Bitti Yazıcı, yaptıkları konuşmalarda:  
Doğanköy Kültür Yardımlaşma Dayanışma ve Kalkındırma Derneği’nin faaliyetlerini takdirle karşıladıklarını belirttiler.


Sünnet şöleninde; İkizler saz grubu  ekibinin eşliğinde sanatçılar Nafi ÖNER, Hadiye ÖLMEZ, Ahmet Akyüz ve genç sanatçı Osman AYDIN ve Kemençeci Hasan Seis sahne aldılar. 
Ayrıca DOĞDER kız folklor ekibi sahneleme oyunları ile şölene ayrı bir renk kattı.

Sihirbaz gösterileri özellikle çocuklar tarafından büyük ilgi ile izlendi.
DOĞDER derneğinin kuruluşunda aralarında Harun Yavruoğlu’nun da bulunduğu sanatçı, yazar ve vatandaşlara katkılarından ötürü plaket ve sertifikalar verildi.



DOĞDER Kurucu Başkanı Necati Sepetçi,
DOĞDER Başkanı Abdurrahman ŞAHİNBAŞ,
Belediye Başkanımız Kazım ATMACA ,
Belde Muhtarımız Bitti YAZICI,
Dörtyol Belediye Başkanı Cevat BİRİNCİ,
Kurucu Başkan Hüseyin KANDEMİR, 
Darıca Belediye Başkanı Muhammet ALTINEL,
Düzköy Devlet Hastanesi Baş Hekimi Fevzi Yavuz YILMAZ,
Akp Belde Başkanı Mustafa SEBETCİ,
CHP Belde Başkanı Ömer SEBETCİ,
Başkan Osman  ÇAVUŞ
Millet vekili adayları Aydın BIYIKLIOĞLU  ve  Salih CORA,
Esnaf odası başkanı Yaşar SİVRİKAYA ,
CHP ilçe teşkilatı başkanı  Mustafa Nadir ile birlikte Gençlik kolları, Muzura.net  yönetimi adına Mehmet BİRİNCİ,


Karikatürist-yazar Harun YAVRUOĞLU,
Okul Aile birliği Başkanı Baki SEBETCİ,
Belde imamları,
Trabzon Belediyesi Trabzon Halk Müziği Korosu Şefi İhsan EYÜPOĞLU ve Ekibi ve kalabalık halk topluluğunun katılmasıyla eğlenceli bir etkinlik 1. Olağan faaliyetinde yüz akıyla gerçekleştirildi.


13 Ocak 2011

Akçaabatlı Ünlüler... Karikatürist Harun Yavruoğlu çizdi


























Trabzonlu Karikatürist
Harun Yavruoğlun'dan:
"AKÇAABATLI ÜNLÜLER" Konulu Portre Karikatür Segisi.

Çalışmalarına,
Akçaabatlının hasından,
MUZURA'lısından,
sesi ve sazıyla dünyaca ünlü sanatçı ve kıymetli hemşerimiz
SÜMER EZGÜ'nün portre karikatürüyle başlamıştır.

Harun Yavruoğlu'nun;
söz konusu tasarlanan sergide SÜMER EZGÜ'nün yanısıra toplam 40 ünlü Akçaabatlı'nın
portre karikatürü de yer alacaktır. 

12 Ocak 2011

metin tamtürk

Fıkra

Deliler
İki deli tımarhanede aynı odada kalıyorlarmış. Odanın kapısına bir anahtar uydurmuşlar her gece kaçıp geziyorlarmış. Bir gün görevli odanın kapısını açık unutmuş. Bunlar kapının yanına gelmişler kapı açık. Bir deli diğerine demiş ki:
- Eyvah bu gece kapı açık nasıl kaçacağız?
Öbürüde:
- Akıllıya bak bu gece de pencereden atlarız.
demiş.

makale fatma babuşcu

Fatma Babuşçufbabuscu@hotmail.com
Bir süre önce, Msn’me “bitti!” diye bir not düşmüştüm. Kimi arkadaşlarımı nedense çok ilgilendirdi bu sözcük. Telaşlanıp yarı şaka, yarı dramatik tonda sorular yönelttiler bana:Biten nedir ki? Çay mı, şeker mi?Dolayısıyla da beynimizin ekranında beliren sorulara bazen kendimizce yanıtlar yakıştırabiliyoruz. Tıpkı “bitti” notumun ardından yaşadıklarım gi Ancak bize, sevdiklerimize dair önemli gelişmeleri somut şekilde dışa vururuz.Şurası bir gerçek ki; yazmak bazan konuşmak gibi değildir… Yazarken her zaman istediğimiz anlamları yükleyemeyiz sözcüklere. Her şeyi hakkıyla ve layıkıyla anlatamayabiliriz.

Fıkra

Temel Fransız ve İngiliz bir toplantıya katılmışlar.

Fransız:
- Biz yerin 50 metre altına indik ve telefon bulduk demekki bizim atalarımız yıllar önce telefon kullanıyorlarmış.
İngiliz:
- Biz yerin 100 metre dibine indik telefona rastladık.Demekki yıllar önce atalarımızın ataları telefon kullanıyorlarmış.
Sıra Temel'e gelmiş.
Temel:
- Biz yerin 500 metre altına indik hiçbirşey bulamadık demekki bizim atalarımız asırlar önce telsiz telefon