12 Ocak 2011

makale fatma babuşcu

Fatma Babuşçufbabuscu@hotmail.com
Bir süre önce, Msn’me “bitti!” diye bir not düşmüştüm. Kimi arkadaşlarımı nedense çok ilgilendirdi bu sözcük. Telaşlanıp yarı şaka, yarı dramatik tonda sorular yönelttiler bana:Biten nedir ki? Çay mı, şeker mi?Dolayısıyla da beynimizin ekranında beliren sorulara bazen kendimizce yanıtlar yakıştırabiliyoruz. Tıpkı “bitti” notumun ardından yaşadıklarım gi Ancak bize, sevdiklerimize dair önemli gelişmeleri somut şekilde dışa vururuz.Şurası bir gerçek ki; yazmak bazan konuşmak gibi değildir… Yazarken her zaman istediğimiz anlamları yükleyemeyiz sözcüklere. Her şeyi hakkıyla ve layıkıyla anlatamayabiliriz.



Bir anlaşma, bir iş, süregelen güzel bir diyalog mu? Umut mu? Yaşama dair her tür zorlukla mücadele etme gücü mü?
Hayal gücünün etkisi işte, siz deyin oyunu… Bizde şüphe ya da merak uyandıran bir bakış, bir tını, satır arkası bir cümle bile bazan ayaklandırabiliyor o büyülü gücü. Olumlu ya da olumsuz pek çok düşünce gelişiyor sonrasında.

Şüphesiz ki dikkat çekmek adına yazmamıştım o notu… İçimde nihayetlenip yaşama dökülmüş bir özlemi dışa vurmak isteğiydi. Kendime, evet sadece kendime yönelik bir göndermeydi. Kesinleşen bir şeyin adını koymanın sevinci, inanmanın ispatı.
“Bitti”, sözcüğünün ne anlama geldiği, ardındaki ruh halinin arkadaşlar tarafından o denli merak edilmesi, içten içe gülümsetti beni. Kara mizah misali düşündürdü de.
Evdeki bir şeyin, örneğin mutfaktaki bir malzemenin bitmesi neyse ne… Ekonomik krizlerde olsak bile, biten şeylerin bir şekilde yenisi alınabilir… Zaten öylesi eksiklerimizi de aklımızda tutar, içimizin önemli sesi, çığlığıymış gibi, bir yerlere yazıp, çizip, kazımayız.

O tür ihtimaller bir yana, bitti sözcüğüyle birlikte, umudun, mücadele etme gücünün bitebileceğinin düşünülmesi kaygılandırdı beni. Yarı şaka tonunda bile olsa, intihar notlarını çağrıştırdı bir çeşit.
Neden hemen karamsar şeyler gelir ki akla?
Bitti”, sözcüğü tümüyle olumsuz bir sözcük müdür? Güzel şeylerin bitişinin yanı sıra, olumsuz şeylerin bitişini de haber veremez mi? Toplumsal ya da bireysel anlamda bizi zorlayan, yoran, acıtan, insani açıdan eksilten şeylerin bittiğini örneğin.
Her tür ağrının, sızının, zulmün, haksızlığın yaşandığı bir koyu gecenin ya da evrenin bitişini. Karanlığın ardındaki ömür değerindeki aydınlığı, pürüzsüz güneşi...

Sözcükler, noktalama işaretleri, duygu ve düşüncemizi belirtmek için uydurulan bütün o sevimli-sevimsiz simgeler bizi anlatmaya yetmez, yetemez. Daima bir şeyler eksik kalır içimizde.
Edip Cansever, “Bazı sözlerin anlamı / o sözlerin söylenişindedir,” dediği için çok haklı! Bazen bakışımız, yaklaşımımız ve ses tonumuzla olduğundan çok farklı anlamlar da yükleriz sözcüklere. Konuşmak, hele de karşılıklı konuşmak daha etraflıca ve ayrıntı doludur.
Bitti demek;
Sanılanın aksine, ferahlama sözü olabilir.
Zorlayıcı bir yolun sonuna gelindiğinde alınan derince bir soluk. Bazan en ince dalından tutunduğumuz yaşama yönelik yeni bir merhaba, bir sevinç nidası, mutlu bir haykırış.
Üzüntüler değil, kocaman sevinçler de yatabilir “bitti” sözcüğünün ardında.
Zorlu bir evrenin, sancılı bekleyişin, özlemin bitişini, hayal edilenin nihayet yaşama dökülüşünü haykırabilir. Biten şeylerin hemen ardından daima yeni başlangıçlara kapı aralanacağını.
Bitti demek, bazan başlı başına umuttur; akıp giden yıllara rağmen içimizde daima yenilenen tek gayretli ışık... Olumlu anlamda “bitti!” diyebilmeniz umuduyla!..
Fatma Babuşçu